Sefa Cefa İlişkisi

Ülkemizdeki telif yasalarının ve süreçlerinin yetersizliği sebebiyle bizim şöhretlerin evlatlarına hanlar, hamamlar bıraktığı nadirdir.  Barış Manço, Kemal Sunal ve diğer sayısız örnekte olduğu gibi kalan, üzerinde hak bile iddia edilemeyen kült eserler, itibar ve marka değeridir. Çocuklarına ölmeden önce bir oyunculuk, müzisyenlik, günümüzün moda mesleği DJ’lik kapısı aralayabilirlerse ne ala. Oysa İbrahim Tatlıses ve İdo Tatlıses ilişkisi öyle mi? Henüz çocuk yaşta, magazin programlarıyla babasının kebap sofralarında hayatımıza giren; dövmeleri, meçli saçı ve sempatik tavırlarıyla cilaladığı imajını ustalıkla sunan ve gönülleri fetheden İdo yıllardır kendisine yapılan yatırımın meyvelerini bugünlerde topluyor. Acıların Çocuğu Emrah kampanyasından sonra McDonald’s yine ses getirecek bir işe imza atıyor ve bu kez İdo’yu marka yüzü olarak seçiyor. Pek de güzel yapıyor. Elbette Tuğba Melis Türk’ün projeye katkısı da inanılmaz. Sözün özü, İbrahim Tatlıses’in bir mağarada başlayan, inşaatlarda amelelikle devam eden, oradan türkücülük, oyunculuk, yapımcılık, tüccarlık derken cefa çekerek, alınının teriyle yükselttiği hayatının sefasını İdo sürüyor.

Bizden de bu duruma özel bir aforizma geliyor:

“Baba çeker cefasını, oğul sürer sefasını.”

 

Share Post :

Related Posts

Bir Cevap Yazın